bu ürün 1 iş günü içerisinde kargoya teslim edilmektedir.
modernite düşünürlerinin, ahlakı dinden
ayrıştırmakla hem ahlaka hem de dine haksızlık ettikleri her geçen gün daha
çarpıcı tecrübelerle ortaya çıkıyor. bireyin özgürlüğünün sınırsız görülmesi
ise modernitenin yol açtığı en büyük problemlerden biri olarak insanı,
tanrılaşma iddiasına itti. bu anlayış, kutsalı yok ederek, bireyi toplumda
temel referans birimi hâline getirdi ve egoizmi kökleştirdi. böylece günümüzde
beşerî davranışı bütünüyle seküler bir rasyonelleştirme temeline dayandıran
epistemolojik ve sistematik materyalizm yaygınlık kazandı. entelektüel
tasarısının merkezine ilahi emanet paradigmasını yerleştiren taha abdurrahman
seküler ahlakın sefaleti kitabında din ve ahlakın birbirinden ayrılması
üzerinde duruyor. tanrı’nın yerine vicdan, akıl, toplum ve sevgiyi yerleştiren
seküler ahlak paradigmalarına karşı fizik ve metafizik bütünlük esasına dayanan
ilahi emanet paradigmasını öne çıkarıyor. taha abdurrahman’ın, modernite
yanlısı düşünürlerin ahlaka âdeta el koymasına ve tanrı kaynaklı bütün değerleri
“tırnak içine almasına” itirazı, çağdaş ahlak tartışmaları için çok değerlidir.
pek çok konuyu kendi üslubunca, açık ve samimi bir biçimde irdeleyen filozof,
insanın varoluşunu, onun sadece dünya hayatına sahip olduğu iddiasına dayalı
zahirî bir olguya bağlamaz, aksine o, beşerî hayatı fıtrata delalet eden bir
ayet olarak konumlandırır. ilahi emanet paradigmasının seküler ahlak
eleştirisini sunan seküler ahlakın sefaleti, değerli, anlamlı ve güçlü
argümanlarıyla günümüz dünyasını belirleyen ahlakın dinden ayrıştırılmasının
felsefi dayanaklarını analiz etmekle kalmıyor, bunlara meydan okuyor.