Kayıt Ol
Şifremi Unuttum
içinde yaşadığı dünyayı
anlamak isteyen ve yurdunu seven bir insan olarak kemal tahir, ilk gençlik
yıllarından başlayarak toplumsal ve siyasal sorunlara büyük bir ilgi gösterdi.
göstermekle de kalmadı; toplumcu düşünce ve
inançları nedeniyle yaşamının en güzel yıllarından bazılarını demir
parmaklıklar arkasında geçirdi.
ne var ki, kemal tahir için toplumculuk
tartışılmaz bir tabular zinciri değil; her an yeniden düşünülmesi,
araştırılması ve sorgulanması gereken, yaşayan ve devinen bir dünya görüşü
olabilirdi ancak...
kemal tahir’in yüreğindeki dünya, insanlar ve
toplumlar arasındaki tüm sömürülerin ortadan kalktığı, fırsat eşitliğinin
sağlandığı, özgür düşüncenin yeryüzünün dört yanında her türlü bencil
çıkarlardan arınmış biçimde boyattığı bir toplumcu düzeni öngörüyordu. kemal
tahir, oluşuma çok daha geniş bir açıdan bakılmasını da diliyordu. özellikle
sosyalizm uzun süre batı’yla bağlı bir ideoloji niteliğinde kalmış, 1917 sovyet
devrimi’nden sonra da, batı/doğu çatışma ve uzlaşmalarının eşiğinde bambaşka
bir serüvenden geçmişti. bütün bu nedenlerle “tek merkezli” ve hele “tek
modelli” bir sosyalizm tasarımı kemal tahir’e her zaman yabancı görünmüştü.
tanınmış sanat adamına göre, toplumculuk sorununa, her şeyden önce, mazlum doğu
dünyası açısından bakmak ve her türlü dış oyun olasılıklarını hiçbir biçimde
göz ardı etmemek gerekirdi. kaldı ki, sosyalizm her toplumun kendi özgül
gerçekleri, tarihsel ve toplumsal koşullarıyla etle tırnak gibi iç içe
düşünülmeliydi. bir ara türkiye’de de yankılar yapan asya tipi üretim tarzı
(atüt) bile kemal tahir açısından ancak böyle bir yaklaşımla anlamlı bir
araştırma konusuna dönüştürülebilirdi.
kemal tahir, “sosyalizm” konusundaki notlar’ıyla
yine alışılmışın ötesine ulaşma savaşını sürdürüyor...