bu ürün 1 iş günü içerisinde kargoya teslim edilmektedir.
din ve bilimin birbiriyle çeliştiği düşüncesi
yaygın bir kanıdır. aynı şekilde kutsal kitaplarda anlatılan tarihî olaylarla,
tarih biliminde hâkim olan anlatının uyuşmadığı düşünülür. kutsal metinlerin
aktardığı tarihe yönelik şüpheler sadece olaylarla sınırlı kalmaz, sözü edilen
peygamberler de bu sorgulamaya maruz kalır. bu şahsiyetlerin gerçekte yaşayıp
yaşamadığı ciddi bir tartışma konusudur. tüm bu sorulara cevap vermek amacıyla
yurt dışında “kutsal kitap arkeolojisi” adı verilen bir yöntem geliştirilmiştir,
buna göre din temelli tarih anlatısı pek çok bilim dalının yanı sıra özellikle
arkeolojiden yararlanılarak desteklenir. buna benzer şekilde, kur’ân-ı kerim’de
anlatılan tarihî olayların “gerçek tarih”le çelişmediğini göstermek için kur’ân
arkeolojisi çalışmaları ortaya çıkmıştır.
elinizdeki çalışma bir kur’ân arkeolojisi
girişimidir. yakın doğu, eski medeniyetlere ev sahipliği yapması sebebiyle en
önemli arkeolojik kazı bölgelerinden biri olmasının yanında, peygamberlerin
zuhur ettiği bir coğrafya olması hasebiyle bu çalışmalar için en elverişli
yerdir. bülent şahin erdeğer, yakın doğu’da yaşamış üç peygamberin, hz. idris,
hz. yusuf ve hz. musa’nın gerçekte var olduğunu ve kur’ân’da anlatılan
hadiselerin doğruluğunu işte bu yöntemle kanıtlıyor. erdeğer, antik
kaynaklardan, farklı dinlerin kutsal kitaplarından, yerli-yabancı ikincil
eserlerden, astronomik verilerden, farklı medeniyetlerin tarihlerinden, çevre
tarihi disiplininden istifade ederek en güvenilir kronolojisiyle bir antik
mısır tarihi sunuyor. tüm bunlar kur’ân’ın hz. muhammed’in (sav) kesinlikle
bilemeyeceği düzeyde detaylı bir antik mısır bilgisini sunduğunu ispat ederken,
din ile bilimin çelişmediğini göstererek ezberleri altüst ediyor.