Kayıt Ol
Şifremi Unuttum
fahreddin er-râzî
1150-1210
fahreddin er-râzî, 25 ramazan 544 (25 ocak 1150) yılında
rey’de eş‘arî âlimlerinden ziyaeddin ömer’in oğlu olarak doğdu. cüveynî’nin
öğrencileri olan şâfiî ve eş‘ârî hocalardan rey, nîşâbur, meraga gibi ırak
selçuklularının hüküm sürdüğü şehirlerde dinî ilimleri tahsil etti. islâm
dünyasına intikal eden felsefî-bilimsel birikimi ve ibn sînâ felsefesini
zamanının üstadı mecdüddin el-cilî’den (ö. 584/1188) öğrendi. meraga, kazvin,
merv, serahs, nîşâbur, herat gibi birçok doğu islâm beldelerinde öğrenciler yetiştirdi,
dersler ve vaazlar verdi. hârizm ve mâverâünnehir bölgelerine yolculuklar
yaptı. harzemşah sultanı alâeddin tekiş ile irtibat kurdu. daha sonra gurlu
emîr bahâüddin sâm’ın himâyesinde bâmiyân’da, sultan gıyâseddin muhammed’in
himâyesinde herât’ta ikâmet etti. sultan şihâbuddin ile birlikte hint
beldelerine yapılan seferlere katıldı. son birkaç yılını harzemşah sultanı
alâeddin muhammed’in himâyesinde hârizm ülkesinde gürgenç’te ve herat’ta
geçiren râzî, 1 şevval 606/29 mart 1210 tarihinde herat’ta vefat etti.
öğretisi
râzî, özel olarak eş‘arîliğin ve genel olarak islâm
düşüncesinin belirleyicisi olan düşünürlerinden biridir. onun düşüncesi temel
olarak eş‘arî geleneği içerisinde tanımlanabilir. bununla birlikte hem eş‘arî
düşünceye hem ibn sînâ felsefesine yönelttiği eleştiriler büyük önem arz eder.
bu nedenle râzî geç dönem muhakkikler döneminin başında yer alırken diğer
taraftan da bütün sistemli fikirlere yönelttiği eleştirilerle de eleştiri
geleneğinin önderi sayılır.
ilmî ilişkileri ve tartışmaları
râzî’nin düşüncesini yönlendiren etkilerin onun ilmî
tartışmalarının büyük bir etkisi vardır. râzî çağında yaşayan tümel perspektife
sahip ekollerin hepsiyle tartışmalara girdi. bu çerçevede râzî mensup olduğu
eş‘arî ve şâfiî mezhepleri dışında çağındaki diğer mezheplerin takipçileriyle
münazaralarda bulundu. buhara ve sermerkand’da nureddin es-sâbûnî gibi
mâtürîdî-hanefî âlimlerle, hârizm’de zemahşerî’nin mu‘tezilî-hanefî
öğrencileriyle tartışmalarda bulundu. bu tartışmalarından bazılarını
el-münâzârât adlı eserinde anlattı. râzî çağında afganistan bölgesinde yaygın
bir mezhep olan ve insanbiçimci bir tanrı anlayışını benimseyen kerrâmîlerle de
sert tartışmalara girdi. râzî teşbihî sıfatların yorumlanması gerektiğini
benimsediği eseri esâsü’t-takdis’de bu tartışmalardaki konuları işlemiştir.
bunun dışında râzî, rey’de mahmûd el-hımmısî gibi şiî-isnâaşerî âlimlerle
imamet konusunda tartışmıştır. haşevîlerle tartışmaları neticesinde iftiraya
uğramış, derslerini takip eden şiî-bâtınî alamût fedaileri tarafından tehdit
edilmiştir. irfanî-ekberî geleneğin kurucusu ibnü’l-arabî (ö. 638/1240), büyük
sûfî ebû hafs ömer es-sühreverdî (ö. 602-1234) ve daha başka sûfîler kendisine
mektuplar yazmışlardır. necmüddin el-kübrâ’nın (ö. 618-1221) tasavvufa
intisabını sağlayan sûfî baba ferec ile tebrîz’de, necmüddin el-kübrâ ile
hârizm’de nazar ve keşf yöntemlerinin hakikate ulaştırmadaki rollerine dair
sohbetler etmiştir. türk illerine ve hint ülkelerine seyahat edip diğer din
müntesiplerinin tanrı inançlarını gözlemledi, yahudi ve hıristiyan din
adamlarıyla münazaralarda bulundu.
râzî’nin bir kısım ilişkileri de felsefi çalışmalarıyla
ilgilidir. râzî’nin felsefî birikiminin oluşmasında ebü’l-berekât’ın
takipçilerinden el-müstevfî’nin ve gazzâlî’nin öğrencilerinden mecdüddin
el-cîlî’nin etkili olduğu söylenebilir. râzî mâverâünnehir bölgesinde kendi
kitaplarını mütalaa eden ferîd el-gaylânî ve şerefüddin el-mes’ûdî gibi
âlimlerle ibn sînâ felsefesi ve gazzâlî hakkında tartışmalara girdi. onun bu
ilişkileri farklı ekollerin görüşlerini ele alıp tam anlamıyla vukufiyet
sağlayabileceği bir yöntemi geliştirmesinde etkili olmuştur ki bu yöntem tahkik
yöntemi olarak adlandırılmıştır.