Kayıt Ol
Şifremi Unuttum
“bir
gece çamaşırlarımızı dahi alamadan bu memleketten nasıl kovulduğumuzu
düşündükçe fena olurum. insan hizmetçisini bile kovarken eşyalarını almasına
müsaade eder. 600 senelik bir ailenin bu memlekette hiç mi hakkı yoktu? osmanlı
hânedanına mensup kızlar ve kadınlar, atıldıkları avrupa memleketlerinin
kendilerine yabancı olan şehirlerinde açlıktan kıvrandılar, süründüler; fakat
namuslarından asla fedakârlık etmediler.”
şehzâde selim efendi’nin kızı emine nemîka sultan
3 mart 1924 itibarıyla türk-islâm
tarihinde yeni bir sayfa açıldı. müslümanların en eski müessesesi olan
halifelik kaldırıldı; ayrıca tarihin en uzun ömürlü hânedanlarından osmanlı
ailesinin takriben 200 ferdi, vatandaşlıktan çıkarılarak vatan toprakları
dışına sürüldü. bu, yaşlısından beşikteki bebeğe kadar hepsi için sıkıntılı bir
hayatın başlangıcı oldu.
hemen hepsi sürgünde vatansız, pasaportsuz olarak yaşadı. bankalarda paraları,
yanlarında nakitleri ve yurt dışında akrabaları olmayan bu insanların çoğu
tarifsiz acılar çekti. ilaç parası bulamadığı için dilenenler; konu komşunun
getirdiği bir tas çorba ile yaşayanlar; açlıktan ölenler; sefalet sebebiyle
intihar edenler; aklını kaçıranlar; kimsesizler mezarlığına gömülenler oldu.
ama her zaman asalet ve şereflerine uygun yaşamaya çalıştılar. tarihin en eski
hânedanlarından osmanlı ailesi, siyaset sahnesinden böylece çekilmiş oldu. 1952
yılında hânedanın hanımlarına, 1974 yılında da erkeklerine memlekete dönme izni
verildi. ancak iyi-kötü yurt dışında bir hayat kuran insanların, çoğunun geri
dönme imkân ve ihtimali kalmadıktan sonra…
osmanlı tarihi’ne dair yazdığı yazılar ve yaptığı televizyon programlarıyla
tanınan hukuk tarihçisi ekrem buğra ekinci sürgündeki hânedan kitabıyla osmanlı
imparatorluğu’nun son vârisleri hakkında literatürde benzeri bulunmayan bir
monografi hazırladı. hânedanın tüm üyelerinin sürgünde neler yaşadığını kendi
anlatımlarıyla dinlemeye hazır mısınız?