Sepet
Sepetin şu anda boş.
Konumunuza özel içerikleri görmek ve online alışveriş yapmak için başka bir ülkeyi veya bölgeyi seçin.
500 tl ve üzeri siparişlerinizde kargo ücretsiz
250 tl ve üzeri siparişlerinizde 35 tl kargo ücreti
Image
Image
şura suresinin tefsiri
şura suresinin tefsiri

kayıhan

şura suresinin tefsiri

Stok: 0
₺ 140.00
bu ürün stoklu değildir. üreticiden istenir ve bize ulaştıktan sonra kargoya verilir. genellikle 3-7 iş günü içinde kargoya teslim edilmektedir.
1

9786059669740

yazar:

kerim buladı

sayfa sayısı:

384

cilt tipi:

karton kapak

kağıt tipi:

kitap kağıdı

boyut:

13.5 x 21 cm

açıklama

müminler için şûra, (meşveret, müşâvere) ilkesinin hayatî bir önem taşıdığını, kur'ân'ın sûrelerinden birinin "şûrâ" adıyla anılmasından anlaşılmaktadır. allah teâlâ, hz. peygamber'den, vahiy gelmediği takdirde rey ve içtihada dayanan meselelerde, ashabına danışmasını, onların fikirlerini almasını istemiştir. bu durum, islâm dininin, şûrâya, müslümanların birbirleriyle danışıp görüş alışverişinde bulunmasına önem verdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
inananların, aralarındaki işlerini ve aldıkları kararları ortak akılla, danışma ve görüş alışverişinde bulunmak suretiyle almaları büyük önem taşımaktadır hatta bu imanlarının bir gereğidir. bu çerçevede müminlerin, ittifakı, ittihadı, dayanışması ve tefrika içerisinde olmamaları, söz birliği etmelerine bir başka deyişle istişâreye bağlı olduğu önemle vurgulanabilir. hz. peygamber'in vefatı üzerine ashab, istişareye önem vermiş, önemli konuları istişare ile çözüme kavuşturmuşlardır. ancak sahabe döneminden sonra şûra düsturu, kur'ân'ın öngördüğü şekilde uyumlu bir biçimde geliştirilememiştir.
asrımızda ise müminler, bir türlü kur'ân'ın şûra çağrısını yerine getirmede başarılı olamamışlar, inandıkları kur'ân, onlara her türlü işlerini aralarında istişare ile bir başka deyişle ortak akılla yapmalarını öğütlerken, en hayatî konularda bile fikir birliğine varamamaktadırlar. hiç olmazsa müslümanların yaşadığı toprakların düşman işgallerine karşı korunması, müminlerin, dinlerinin, canlarının, mallarının, namuslarının muhafazası ve dokunulmaz/kutsal mekânların himayesi meselesinde ortak bir fikir etrafında buluşmaları beklenirken, maalesef bu da sağlanamamıştır. ehl-i kıble, ehl-i tevhid daha geniş bir ifade ile muhammed ümmeti/ümmet-i icabet, istişareyi umursamamaktadır. bu yüzden kur'ân'ın, istişare çağrısına müminlerin, yeniden dönmesi ve icabet etmesi farz-ı ayn haline gelmiştir.